bugün

entry'ler (42)

kim bu cyberizm

Cyberizm Grubu;

2012 Yilinda Kurulan Grubumuz, Kuruldugu Andan Itibaren Kesintisiz Yayin Hayatini Sürdürmektedir. Grubumuz Ilk Olarak 2012 Yilinda
2 Kisi Ile Kurulmus Olup, Yayin Hayatina Baslamasiyla Her Gecen Gün Gücüne Güç Katmaktadir.

Grubumuzun Baslica Amaci; Türkiye'de Siber Güvenlik Üzerine Egitim Ve Destek Vermek Amaciyla Kurulmus, Gönüllü Lobi Faaliyetleri Sürdüren Bir Organizasyondur...

Sitemizin Cizgisi:

Organizasyonumuzun amaci Büyük Türk Milletine hizmet Etmektir, bizler bu hizmeti gerceklestiriken, bu milletin temel degerlerinden,
örf ve adetlerinden, ilke ve inkilaplarindan baska herhangi bir prensip yada ideolojiyle hareket etmemekteyiz... Bizim temel ülkümüz vatansever Türkiye Cumhuriyeti vatandaslarini ve de soydaslarimizi tekbir cati altinda toplamaktir..

Sitemizin tek alan adı cyberizm.org'dur hiçbir site yahut siyasi parti ile alakası yoktur. Turancılığı Milliyetçiliği benimsemiş bir oluşumdur..

adıyaman gölbaşı ulutaş erkek öğrenci yurdu

Adıyaman Gölbaşı meslek yüksek okulunu kazanacak olan arkadaşlar Sakın bu yurtta kalmayın kardeşiniz olarak size tavsiyemdir tambir orospu cocugu sahibi var cimrilikten pintilikten adam kendi götü dondugu halde yurtta doğal gazı açmıyor wfi sıkıntısı var ve sıcak suyu zor açtırdık yemekleride sıkıntılı para istemeye geldiğinde adam babacan kesiliyor parayı aldıktan sonra katıksız orospu cocugu kesiliyor size tavsyem bu yurda kesinlikle gelmeyin direk kendi evinize cıkın.kiralar çok düşük seviyede Adıyaman Gölbaşına geldiğinizde Lazdiye sorun beni bulursunuz size bu konuda yardımcı olmak isterim Saygılarla.

kürt olduğum için beni çaylak yapan sözlük

Kürtleri Dışlayan şerefsiz Vatan hainlerine sesleniyorum.Ben rizeliyim Adıyamanda okuyorum.O Kürt dedikleriniz sürekli küfür ettikleriniz çogunuzdan adam.Siz Dağdaki PKK illetini hepsinin kürt oldugunumu sanıyorsunuz.Ulan zındıklar gidin bakın bakalım kimler var orda ben kendi memleketimde görmediğim samimiyeti adıyamanda gördüm şimdi fazla konuşmayı kürtmüş türkmüş muhabbetine girmeyin burası TÜRKiYE CUMHURiYETi hepimiz müslamınız hepimiz kardeşiz biz birlik beraberlik derken siz ayrımcılık yaparak bu ülkenin gelişmesine bile engel oluyorsun beğenmiyorsan siktirip gidin birader. Kürtlükten Dolayı bu entry açan kardeşimin yazarlıgı alındıysa BENDE LAZIM BENiMDE YAZARLIGIMI ALABiLiRSiNiZ SAYGILARLA.

ayyıldız tim

Ayyıldız Tim, 2002 yılında Yeni Zelanda'da kurulan ve Türkiye'de faaliyette olan, kendisini vatansever, milliyetçi ve Atatürkçü olarak tanımlayan Türk hacker grubudur. Bünyesinde birçok muhtelif grubu barındırır ve askerî rütbe sistemi vardır. Grup, ismini Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı'nın internet sitesini hackleyerek duyurmuştur.

Kendilerini Türkiye'yi gelecek sanal tehditlerden korumak ve cevap vermek için toplanmış sanal dünyanın askerleri diye tanıtmaktadırlar. Grup bu ifadelerini milliyetçilik fikri ile birleştirerek ve Soğuk Savaş'ın antikomünist psikolojik savaştekniklerini kullanarak hack eylemlerini gerçekleştirmektedirler. Özellikle hack grupları olan RedHack ve Anonymous'e karşı verdikleri savaş ile bilinirler.

Grubun sloganı, aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk'ün de söylediği bir söz olan "Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır." sözüdür. Grup hakkında yazılmış "Kim bu Ayyıldız Tim?" isminde bir adet kitap mevcuttur.

Büyük Eylemleri:

2016 Türkiye askerî darbe girişimi sonrasında Atalay Demirci'nin resmi Twitter hesabı, ele geçirildi. Sonrasında ise gizli FETÖ'cü diye servis edildi ve bazı konuşmaları yayınlandı. Olayın ardından Demirci 'terör örgütüne üye olma' suçundan tutuklandı.

2016 yılında HDP milletvekillerine karşı başlattığı siber saldırılara devam ediyor.

2016 yılında anonymous hacker grubunu hacklemiştir. Aynı zamanda sitelerini kapatmıştır.

2016 yılında Rusya Federasyonundaki 19.000 Kişinin Eposta Adresini Hacklendi

Ayyildiz.org adlı sitede teğmen alımları mevcuttur.

Youtube Kanalı : https://m.youtube.com/cha.../UCSwODw7MbS3ZLzVXkKyq_ig

Youtube WGT Kanalı ( müzik intro vs. bulabılirsiniz) : https://m.youtube.com/cha.../UCN5uuSnmAd_TLqAotrv1aWw

neden bana ilgi gösteren her kadına aşık oluyorum

Ayran gönüllüsün kardeşim cabuk sevebiliyorsun.

fakirliği ve kapitalizmi bitirecek hareket

uludağsözlük üyeleri ve sayın ziyaretçiler bildiğimiz gibi fakirlik ülkemizin en büyük sorunu o kadar işsiz fakir arkadaşımız abilerimiz dayılarımız dedelerimiz var ve ben böyle bir fikir buldum;

-Devletin Berliyeceği belirli bir miktar paradan fazla parası olan (birtakıma zengin, maddiyatlı olan) şahsiyetin;
-Ya her ay veya senelik bir fakir aileye yetecek miktarda para vermesi
-Ya Ev gibi barınma ihtiyacını giderecek bir mülk alması
-Ya da toplu bir miktar parayla tamamen işi bitirmesi
-Veyahut onlardan alınan vergilerin(!) fakir ailelere dağıtılması
-En önemlisi Fabrikası, Holdingi vebenzeri büyük işyerlerine o işsiz veya fakir insanı çalısanı olarak alması

Evet arkadaşlar bence çok mantıklı bir durum bildiğiniz zekât tarzı bir yardım bu eğer düşünceli(!) hükümetimiz bunun gibi bir şey yaparsa fakirlik yine bitmiyecek ama büyük bir miktar azalaca

Beğenmeyip yorumlarda saçma konuşanlar sanırım parasının gitmesini istemeyen starbucksta her gün kahve içen saçı rampa berkecanlar.

hz adem in hayatı

Hz. Adem Hayatı, Hz. Adem’in Hayatı kısaca
Dünya’nın çeşitli yerlerinden toprak karıştırıldı. Melekler Allah’ın emriyle bu toprağı suyla karıp çamur haline getirdi. Çamura insan şekli verilerek güneşin altında kırk gün kurutuldu. Kuruyan kalıbın alnına Hz. Muhammed nuru konuldu. Daha sonra Muharrem ayının onuncu günü ona ruh verildi. Hz. Adem böyle yaratılmış oldu. Allah tarafından bütün canlıların ismi O’na öğretildi. Sadece yaşı ve boyu hakkında bilgi kendisine verilmedi. Allah, bütün meleklere Adem’e iman etmelerini emretti. Şeytan hariç bütün melekler ona secde etti. Şeytan, Adem karşısında büyüklendi ve ona secde etmeyi reddetti, Allah’ın buyruğuna karşı geldi. Bunun üzerine Allah şeytanı lanetleyerek huzurundan uzaklaştırıldı. Hz. Adem, kırk yaşında Cennet’e girdi. Allah, O’na cennette yanına arkadaş olması için Hz. Havva annemizi yaratarak armağan etti. Şeytan, onları kandırarak cennetteki yasak meyveyi yedirdi. Bunun üzerine Allah, onları cezalandırarak Hz. Adem’i Hindistan’a, Hz. Havva’yı Cidde’ye gönderdi. Hz. Adem, Havva’yı aramak için 200 sene boyunca Dünya’da dolaştı. Her gününü Allah’a tövbe ederek geçirdi. Allah, Hz. Adem’in duasını kabul ederek Hz. Havva ile yeniden buluşmasını sağladı. Hz. Adem’i Arafat’a göndererek Hz. Havva annemizle buluşturdu. Burada Kabe’yi inşa ettiler ve hac yaptılar.
Artık Hz. Adem ve Havva her sene burada hac yaptı. Bir gün Hz. Adem’in kıyamete kadar Dünya’ya gelecek tüm çocukları onun belinden küçük hücreler halinde çıkartıldı ve büyütüldü. Allah onlara “Ben sizin Rabbiniz miyim? Bana iman edecek misiniz?” diye sordu. Bütün insanlar da Allah’a: “Evet, sen bizim Rabbimizsin. Biz de sana iman edeceğiz.” diye yanıtladı. Bunun üzerine Allah bütün insanları tekrar küçültüp Hz. Adem’in belkemiğine geri gönderdi.
Hz. Adem ve Havva Şam’a gitti. Burada ilk çocukları Habil ve Kabil doğdu. Hz. Adem en uzun yaşayan insan oldu. Tam 2000 yıl yaşadı. Çocukları, torunları, torunlarının çocukları ve onların da çocukları olmak üzere toplam kırk bin kişiyi gördü. Doğan çocukların hepsi farklı dillerde konuşmaya farklı renklerde doğmaya başladı. Cebrail, hayatı boyunca on iki defa onun ziyaretine geldi. Namaz, oruç, zekat ve abdest gibi ibadetleri öğretti. 1500 yaşındayken Allah tarafından ona peygamberlik verildi. Allah’ın izniyle fizik, kimya, biyoloji, matematik, astronomi gibi bütün bilgiler kendisine öğretildi. Dünya’daki her canlının, her eşyanın ismi ona öğretildi. Ayrıca çocuklarının konuştuğu her farklı dil de yine Allah tarafından öğretildi. Bir Cuma günü öldüğünde Dünya’da kırk bin insan yaşamaktaydı ve bu insanlar Süryanice, Arapça ve ibranice dillerini konuşuyordu. Hz. Adem’in ölümünden kırk yıl sonra Hz. Havva da öldü. Kabirleri bir rivayete göre Mısır’da, başka bir rivayete göreyse Mina veya Kudüs’tedir.
Habil ve Kabil, Hz. Adem’in ilk çocuklarıdır. Çobanlık yaptılar. Büyüdüklerinde babaları Hz. Adem, onlardan Allah için bir kurban kesmelerini söyledi. Habil, sürüsündeki en besili hayvanı kurban olarak Allah’a adadı, Kabil’se en cılız hayvanı. Allah, Habil’in kurbanını kabul edince Kabil kardeşini kıskanarak kafasına taşla vurdu ve onu öldürdü. Böylece Dünya’daki ilk cinayeti Kabil işlemiş oldu. Kabil, bir karganın cesedini toprağı kazıp gömdüğünü görünce aynı şekilde kardeşini de toprağa kazıp gömdü. Allah böylece insanlara öldüklerinde nasıl defnedileceklerini öğretmiş oldu.
Hz. Adem de Hz. isa da babasız olarak Dünya’ya geldi. ikisini de Allah topraktan yarattı. Sonra da “Ol!” deyince ikisi de canlandı. Aralarındaki tek fark Hz. isa’nın anne karnından doğarak dünyaya gelmesidir.
Peygamberimiz Hz. Adem hakkında şöyle konuşmuştur: Hz. Adem, Dünya’nın her yerinde gelen toprakların karışımıyla Dünya’ya geldi. Bu yüzden onun soyundan gelen herkes farklı farklı doğdu. Kimisi siyah, kimisi beyaz, kimisi sarı, kimisi kırmızı, kimisi kahverengi tenli olarak dünyaya geldi. Farklı topraklardan yaratıldıkları için her insanın huyu da farklı oldu. Kimisi sakin, naif, kimisi sinirli ve kaba oldu.

hz muhammed in hayat

Sevgili Peygamberimiz 20 Nisan 571 Pazartesi günü Mekke’de doğdu Babası Abdullah, annesi Âmine, dedesi Abdülmuttalip, büyük babası Vehb, babaannesi Fatıma, anneannesi ise Berre’dir.

Doğduktan sonra 4 yaşına kadar sütannesi Halime’nin yanında, bundan sonra 2 yıl boyunca da annesi Amine’nin yanında kaldı6 yaşında iken annesi onu akrabalarıyla tanıştırmak ve babası Abdullah’ın kabrini ziyaret etmek için Medine’ye götürdü.

Hz Âmine, kocası Abdullah’ın kabrini ziyaret etmiş, Hz Peygamber de Neccaroğulları’ndan.

Akrabasıyla tanışmıştı Âmine dönüşte Ebva denilen yerde hastalanıp vefat etti ve orada toprağa verildi Bu sırada yolculukta kendileriyle birlikte olan Ümmü Eymen onu Mekke’ye ulaştırdı ve dedesine teslim etti.

6 yaşından 8 yaşına kadar dedesi Abdulmuttalib’in yanına kaldı O da ölünce, vasiyeti üzerine amcası Ebu Talib’in evine taşındı Ebu Talib, Peygamber Efendimizin babasıyla hem baba hem de anne gibi kardeşti.

13 yaşından itibaren amcaları ile birlikte ticarete atıldı Uzun bir süre bu işle meşgul oldu ve bu alanda doğrulukla, dürüstlükle tanındı Henüz 20 yaşında iken hırsızlık, gasp, eşkıyalık, zulüm ve haksızlıklara karşı bir tedbir almak amacıyla bazı Mekkelilerin oluşturduğu Hılfulfudül adlı kuruluşa katıldı ve etkili bir üye olarak görev yaptı.

25 yaşına geldiğinde Hz Hatice ile evlendi Hz Hatice bu esnada kırk yaşında idi ve onunla evlenmeye karar verişinde Sevgili Peygamberimiz “el-Emin: Güvenilir, dürüst” olarak tanınması birinci derecede rol oynamıştı.

35 yaşına geldiğinde Ka’be hakemliği yaptı; Ka’be’nin tamiri sırasında Haceru’l-esved’in yerine konulması sırasında ortaya çıkan anlaşmazlığı, taşı bir yaygı üzerine koyup tüm kabile reislerine taşıtmak suretiyle giderdi, böylece kabileler arasında çıkması muhtemel bir kavgayı önlemiş oldu.

Peygamber Efendimiz 40 yaşlarına yaklaştığında kendisinde insanların arasından uzaklaşıp kırsal alana çıkmak, yaratılışın ve evrenin inceliklerini düşünmek arzusu uyandı Bu münasebetle belli sürelerde Hira-Nur dağındaki mağarada kalmaya başladı Nihayet 40 yaşında iken 610 Ramazan ayında bir gün Cebrail Aleyhisselam geldi ve vahiy süreci başlamış oldu ilk vahiy edilen ayetler, “Yaratan Rabb’inin adıyla oku!” diye başlıyordu Böylece Yüce Allah tarafından Peygamberlikle görevlendirilmiş oldu.

Peygamber Efendimizin islam davetine evet diyerek ilk inanma şerefine Hz Hatice, Hz Ali, Hz Zeyd b Harise ve Hz Ebu Bekir eriştiler Bunları Hz Osman, Abdurrahman b Avf, Sa’d b Ebi Vakkas, Talha ve Zübeyr Hazretleriyle diğerlerini takip ettiler.

Hz Muhammedin Hayatı

Peygamberliğin ilk altı yılı dolarken Hz Hamza ve Hz Ömer gibi yiğitlik ve cesaretleriyle tanınan zatlar Müslüman oldu.

10 Peygamberlik yılında peş peşe Hz Hatice ve Ebu Talib ölünce düşmanların eza ve cefaları bir kat daha arttı Çünkü bunlar hatırlı insanlardı, çevreleriyle Peygamberimize destek veriyorlardı Bu sırada Hz Peygamber, dış destek sağlamak amacıyla Taife gitti Ne var ki Taifliler islam’ı kabul etmediler, Hz Peygamber’e destek vermediler, üstelik onu taşlattılar, üstü başı kan içinde kaldı, Taif dışında bir bağa sığınarak taşlanmaktan kurtulabildi.

Ardı arkası kesilmeyen bu sıkıntılar devam ederken aynı günlerde Sevgili Peygamberimiz Mirac’ta ilahi ikramların doruğuna eriştirildi, Yüce Allah’ın huzuruna yükseltildi ve ilahi buyrukları, aracı olmaksızın dinlenme ve alma imkânına kavuşturuldu.

Bütün zorluklara rağmen Hz Peygamber islam’ı tebliğ çabalarını sürdürüyordu Birer yıl arayla 1 ve 2 Akabe Biatları yapıldı Bunu takip eden zaman diliminde Yüce Allah’ın izni ve buna bağlı olarak Hz Peygamber’in müsaadesi üzerine Müslümanlar Mekke’den Medine’ye göç ettiler islam tarihi literatüründe buna, “hicret” denilmiştir En sonunda Sevgili Peygamberimiz de Hz Ebu Bekir ‘le birlikte Medine’ye göç etti.

Efendimiz(sav) Medineli Müslümanlar yani Ensar = Yardımcılar ile Muhacirler = hicret edenler arasında kardeşlik kurdu.

Puta tapıcılarla Müslümanlar arasında Bedir, Uhud, Hendek, Müreysi gibi savaşalar oldu Hz Peygamber’in sağlığında islam elçisi dokunulmazlığı olduğu halde öldüren ve Medine’ye saldırmayı tasarlayan Hıristiyanlara karşı da Mute ve Tebük seferleri düzenlendi, 630 yılında Mekke fethedildi Hz Peygamber, çıkmaya mecbur olduğu vatanına üstünlük sağlayarak ve genel af ilan ederek girdi.

Peygamber Efendimiz, 632 yılında hac esnasında Mekke’de Arafat’ta yüz binden fazla Müslüman’a bir konuşma yaptı islam düşüncesinin bir özeti olan ve insan hakları bakımından çok mükemmel prensipler içeren bu konuşma islam tarihinde “Veda Hutbesi” diye anılmaktadır.

islamiyet’i sabırla, azimle, cesaretle, insanlara ulaştıran Sevgili Peygamberimiz, 8 Haziran 632 Pazartesi günü hayata gözlerini yumdu, Allah’ın rahmetine kavuştu, cenaze namazı erkekler, kadınlar ve çocuklar olmak üzere sıra ile cenazenin bulunduğu hücre-i saadette kılındı ve orada toprağa verildi .

Not :Peygamber efendimizin hayatı hakkında eksik bilgiler olabilir.

ulu önder atatürk ün hayatı

Ona tanrı Değilde Önder Desek Daha mantıklı olur.

cengizhan ın hayatı

Cengiz Han, gerçek ismiyle Temuçin. Kara sınırı olarak gelmiş geçmiş en büyük 2. devleti kuran kişidir. Temuçin, demirci anlamına gelmektedir. Cengiz lakabını daha sonradan almıştır. 21 sene büyük Moğolistan imparatorluğu’’nun kurucusudur. Bütün Moğol kabilelerini bir araya getirip, o zamanın büyük devletleri olan Çin ve Harzemşahları dize getirip büyük bir imparatorluk kurmuştur.

Cengiz Han, bu ismi Dünya’da duymayan yok denecek kadar azdır. Kimileri zalim biri olarak, kimileri ise yaşamış en büyük devlet adamı olarak bilmektedir. Burası tarihçilerin araştırması gereken farklı bir tartışma konusu. Fakat büyük bir devlet kurmuş ve yönetmiş olup; tarihe ismini kazımış birinin gerek zeka, gerek devlet yönetimi konusunda üst seviyede olması gerekir. Cengiz Han, birçok yenilikler yapmıştır. Aynı zamanda çok yerler yıkıp, günümüz şartlarına göre “Barbarlık” diyebileceğimiz şeylerde yapmıştır.

4464_2

Cengiz Han, zorlu bir hayat yaşamıştır. Çocukluğundan hayatının sonuna kadar zorluk ve sıkıntılarla baş etmek zorunda kalmıştır. Daha 9 yaşındayken o zamanın geleneklerinden dolayı başka bir kabilenin kızıyla sözlü olarak evlendirilmiştir (beşik kertmeliği gibi). Babası bu yolculuktan dönerken öldürülmüştür. O zamanlar küçük olduğu için kendi kabilesinden dışlanmış, lider olarak kabul görmemiştir. Daha sonraları da eski kabilesine esir olarak düşmüştür. Burada daha sonradan ordusunun generallerinden olacak olan Çilayu’n’un yardımı ile kurtulmuştur.

1206 yılına kadar Cengiz Han birçok zorluk yaşamıştır. Tüm Moğol kabilelerini bir araya toplamaya çalışmıştır. Bunu yapmak tüm Moğolista’n’ın hükümdarı olmak demektir ki Cengiz Han bunu başarmıştır. Artık Moğol imparatorluğu kurulmuş bütün kabileler bir araya toplanmıştı. Fakat dış dünyada daha birçok düşman vardı. Cengiz Han, 1211 yılında Pekin’e sefer düzenledi ve ele geçirdi. Çin hükümdarı barış için prenseslerinden birini Temuçin ile evlendirse de barış uzun sürmedi ve 1215 yılında büyük bir savaştan sonra Cengiz Han Çin’i himayesine altına aldı. Daha sonra Harzemşahlar ile savaşmıştır ve onları da bozguna uğratmıştır. Bağdat kütüphanelerini yakıp, yıkmıştır. insanlık tarihini ve gelişimini etkileyen önemli bir olaydır. Bilinenin aksine Cengiz Han imparatorluğunun en geniş kara sınırları Cengiz döneminde olmamıştır. Daha sonraları çocukları tarafından oluşturulmuş ve 1279 yılında en büyük sınırlarına ulaşmıştır.

1227 yılının Ağustos ayında çıktığı son seferinde ölen Cengiz Han arkasında büyük bir imparatorluk bırakmıştır. Ölümünden önce geleneklere göre varisini seçmiş ve oğulları arasında paylaşım yapmıştır.

Tarihte Bıraktığı izler

-Yaşamış en büyük hükümdarlardandır.
-Son 1000 yıla ismini yazdırmış kişilerdendir.
-Kurduğu imparatorluk en büyük 2. Kara sınırlarına sahiptir.
-En fazla ırkı devam eden kişide Cengiz Han’dır.(16 milyon kişi)
-Asya’yı ve Avrupa’yı kısa süreliğine de olsa birleştirmeyi başarmıştır ve ticaret artmıştır.
-Avrupa’nın askeri sistemini değiştirmiştir.
-Gittiği yerler de pusula ve abaküsün kullanımını yaygınlaştırmıştır.
görsel

ulu önder atatürk ün hayatı

Atatürk’ün Hayatı

1881 yılında Selanik’te doğan Mustafa Kemalin Babası Ali Rıza Efendi, Annesi Zübeyde Hanımdır. Babası Ali Rıza Efendi ilk zamanlar gümrük memurluğu yapmış daha sonra memuriyetten istifa ederek kereste ticareti yapmaya başlamıştır.

Öğrencilik hayatına Hafız Mehmet Efendi’nin mahalle mektebinde başlayan Mustafa daha sora sırasıyla; Şemsi Efendi Okulunda, ortaokul eğitimini Selanik Askeri Rüştiyesinde ve Selanik Mülkiye Rüştiyesi, lise eğitimini Selanik Askeri idadisi, üniversite eğitimini ise Harp Akademisi ve Harp Okulunda almıştır.

Askerî Rüştiyesine devam ederken matematik öğretmeni tarafından ismi Mustafa olan diğer çocuklardan farklı olması için isminin sonuna Kemal ismini ilave etti ve adı Mustafa Kemal bu şekilde olmuştur.


Manastır Askeri idadisini başarı ile bitirme başarısı gösteren Mustafa Kemale 10 Şubat 1902 de Teğmen Rütbesi verilmiştir. Harp Akademisinden ise 11 Ocak 1905 tarihinde Kurmay Yüzbaşı Rütbesiyle mezun olmuştur.

Harp Akademisinden mezun olduktan sonra Suriye’nin Şam bölgesine padişahlık ve yönetimi aleyhindeki düşünceleri nedeniyle sürgün edilmiştir.3 yıl boyunca burada kaldığı süre boyunca Suriye’yi tamamıyla dolaşmış ve yönetimdeki eksiklik ve aksaklıkları çok iyi görmüştür.

1906 yılında ise Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurdu bu cemiyeti kurarken en güvendiği arkadaşlarını seçti ve tüm bu gelişmeler devam ederken 20 Haziran 1907 tarihinde Şam’daki ordunun Kurmay Başkanlığına getirildi.

13 Ekim 1907 tarihinde 3. Ordu karargâhına atandı. Selanik’te çalışmaya başlayan Mustafa Kemal Vatan ve Hürriyet Cemiyetini de burada oldukça genişletmiştir.

23 Temmuz 1908 tarihinde ikinci meşrutiyet ilan edildiği zaman ittihat ve Terakki Cemiyeti” içerisinde çalışmalara başlayan Mustafa Kemal istanbul’daki tüm gelişmeleri yakından izlemek istiyordu. Memlekette daha büyük ve daha köklü değişikliklerin yapılmasını istiyordu.

ikinci meşrutiyetin ilanından sonra buna karşı olanlar tarafından 31 Mart vakası gerçekleştirildi. Bu isyanı bastırmak için hareket ordusunun başına getirilen Mustafa Kemal burada önemli hizmetlerde bulundu.27 Eylül 1911 tarihinde Genelkurmay Başkanlığında bir göreve getirildi.5 Ekim 1911 tarihinde italyanların Trablusgarp’ı istila etmesinden sonra buraya göreve gönderilen Mustafa Kemal buradaki başarılarından ötürü 27 Kasım 1911 tarihinde binbaşılığa terfi etti. Daha sonraları sırasıyla 27 Ekim 1913 tarihinde Sofya Ataşemiliterliğine, 1 Mart 1914 tarihinde yarbaylığa terfi etti.

ingiliz Donanması 18 Mart 1915 tarihinde Çanakkale Boğazını geçme girişimlerine başladı ve tarihimizdeki büyük zaferlerden biri olan Çanakkale Savaşı bu tarihte başlamış oldu.

Mustafa Kemale 19. Tümen kuvvetlerinin komutası verildi. Burada düşmana karşı göstermiş olduğu başarılar ile dikkatleri üzerine çekmeyi başaran büyük önder 1 Haziran 1915′de Albaylığa terfi ettirildi.

Askeri alandaki başarıları nedeniyle sürekli yükseltilen Mustafa Kemal 1 Nisan 1916 da Generalliğe yükseltildi.30 Ekim 1918 tarihinde Osmanlı devletinin Mondros mütarekesinin imza edildiği günün ertesi günü Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığına getirildi fakat buranın Padişah kararı ile kapatılmasının ardından tekrar istanbul’a dönüş yapmıştır.

19 Mayıs 1919 sabahı Padişah Yetkisi ile Samsuna ayak basan Mustafa Kemal buradaki asayiş ve güvenliği sağlamak için gönderilmişti. Burada önemli çalışmalar yürüttükten sonra Erzurum ve Sivas Kongreleri için buralara gitmiş ve cemiyeti ile birlikte önemli toplantılar yapılmış ve bu toplantılardan önemli kararlar alınmıştır.

Tarih 9 Temmuzu gösterdiğinde ise 9 Temmuz 1919 da çok sevdiği askerlik görevinden istifa etmiştir. Daha sonra halkın desteği ile çalışmalarını büyük bir inatla gerçekleştiren Mustafa Kemal özellikle Erzurum kongresinde Milli mücadelenin temel kurallarını oluşturmuştur. Sivas kongresinde de bu başarıların devam ettirilmesi ile milli mücadele ruhu tüm Anadolu’ya yayılmaya başlamıştı.

Bu dönemde en güvenli yerin Ankara olduğu düşünülerek burada milli mücadele çalışmaları devam ettirilmiştir. istanbul’un itilaf devletleri tarafından işgal edilmesinden sonra ise yeni bir meclis oluşturulması fikrini ortaya atan Mustafa Kemal 23 Nisan 1920 de nihayet Türkiye Büyük Millet Meclisini açmayı başardı. Bu önemli başarı Türk bağımsızlık mücadelesinin askeri, siyasi ve sosyal lideri olmayı resmi olarak ta başarmıştı.

1920′de Gümrü Antlaşması, 21 Ekim 1921′de Ankara Antlaşması, I. inönü zaferi, II. inönü zaferi, Sakarya zaferleri artık Milli mücadeleye olan güvenci artırmış ve yeni bir anayasanın gerekliliği ortaya çıkmıştı. Bu sebeple 20 Ocak 1921 günü ilk Anayasamız, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmişti.

Mustafa Kemal Paşa’ya 3 ay süre ile 5 Ağustos 1921 günü Başkomutanlık yetkisi verilmesi ile Sakarya Meydan Muharebesi büyük bir zaferle kazanılmış ve Mustafa Kemale kanunla Mareşal ve Gazi unvanı verilmiştir.

Tüm savaşlardan zaferle ayrılan Türk Milleti 11 Ekim 1922′de itilâf devletleriyle imzalanan Mudanya Mütarekesi ile çarpışmalara ve anlaşmalarda sözünü geçirmeye başlamıştır.

Bu başarıları saltanatın kaldırılması, kapitülasyonların ve Cumhuriyetin 29 Ekim 1923 tarihinde ilan edilmesi devam ettirdi. Halkın laikleşmesi için birçok inkılâp çıkarmıştır Mustafa Kemal zeki ve üretken kişiliği bu inkılâplar ile daha fazla ön plana çıkmıştır. Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, lâiklik ve inkılâpçılık Türkiye siyasetinin ilkeleri olarak kabul edilmiştir.

1927 yılında büyük hitabetiyle Türk Milleti için önemli olan Nutuk’u okudu.1934 yılında meclis çıkardığı özel bir kanuna ‘’Atatürk’’ soyadını verdi.

Bundan sonra kendisinde teşhis konulan karaciğer hastalığı ile bir süre uğraştı Bu hastalık zamanlarında dahi Hatay’ın Anavatana katılması için büyük uğraşlar vermiştir.

10 Kasım 1938 tarihinde dünyaya gözlerini yuman bu vatan aşığı lider Etnografya müzesinde geçici olarak kabrine konuldu. Cenazesine bütün dünya liderlerinin katılması dikkat çekiciydi.


10 Kasım 1953 tarihinde ise naşı Etnografya müzesinden törenle Anıtkabir’e nakledildi.
görsel

başlıkları erotizim açan arkadaşlara sesleniyorum

Siz bu zihniyetle nasıl yaşıyorsunuz ben bunu anlamıyorum ya harbi yazık kusura bakmayında arkadaşlar harbi yazık.

başlıkları erotizim açan arkadaşlara sesleniyorum

(bkz: neydiya) kesinlikle katılıyorum sana burda kücük kardeşlerimizde takip ettikleri konularda oluyor güzel örnek olucagımıza tam tersine onları bu yöne daha fazla teşfik ediyoruz.

kayı boyu hakında genel bilgi

Kayı boyu, Oğuz Kağan Destanı'na göre Oğuzların 24 boyundan, Kaşgarlı Mahmud'un Divân-ı Lügati't-Türk adlı eserine göre ise yirmi iki Oğuz boyundan ikincisi. Divân-ı Lügati't-Türk'te belgeleri; Kayi.png olarak tanımlanmaktadır.[1]

Oğuzların Bozok kolundan bir boydur. Osmanlı Hanedanı bu boydan gelmiştir. Reşidüddin'nin listesinde sembolleri şahin, yani şahinlerin en büyüğü olan akdoğan'dır.

Kayı kelime anlamı olarak güç, kuvvet ve kudret sahibi demektir. Kayı boyunun damgası, iki ok ve bir yaydan oluşur. Babası Gün Han ve dedesi Oğuz Han olan Kayı Han bu boyun ilk atasıdır.

Anadolu'ya gelen boylardan biri olmakla beraber önce Ahlat bölgesine yerleşmişlerdir. Anadolu Selçuklu sultanı I. Alâeddin Keykubad bu sırada göçebe hayatını yaşayan Kayıları; Viranşehir, Halep ve Karacadağ yöresine yerleştirmiştir. Ertuğrul Bey ile Dündar beyler Söğüt ve Domaniç yörelerine yerleşmişlerdir. Söğüt'ü kışlak, Domaniç'i yaylak olarak kullanmışlardır.

Ertuğrul Bey, bu tarihlerde Türkiye Selçukluları Devleti’nin batı sınırında bir ”uçbeyi’ idi.Uçbeylerinin görevi sınırları korumaktı.Ertuğrul Bey, çok ileri bir yaşta Söğüt’te vefat etti (1281).

Kayı Boyu, Osmanlının kuruluş dönemlerinde Evrenos Gazi ve Hacı ilbey gibi beyleri ile balkanların fethinde büyük yararlılık göstermiş, Vardar ovası ve Kaza-i Cuma yöresine yerleşmişlerdir. Evrenos Gazi ve Hacı ilbey'in aileleri bugün bile bilinmektedir.

Osman Gazi'nin ağabeyi olan Gündüz Alp (Gündüz Bey) soyundan gelen Amuca Kabilesi (Amucalar), halen Yozgat kadışehri örencik köyü , Kırklareli ve Tekirdağ'ın çeşitli köylerinde, Güneydoğu Bulgaristan'da, Balıkesir'in Ertuğrul köyünde ve Eskişehir Mihalıççık ilçesinde varlıklarını sürdürmektedirler.

Oğuz Han
Gün Han
Kayı
Saçıkaralılar
Saçıkaralılar
Kızılkeçili
Karakeçili
Atçekenler (Tanrıdağı Türkmenleri)
Sarıkeçili
Haculu
Osmanlı Hanedanlığı
Türkiye Cumhuriyeti.

abdullah çatlı nın hayatı

Hayatı:
1977'de Ülkü Ocakları Ankara il Başkanlığına, 25 Mayıs 1978'te de Ülkücü Gençlik Derneği Genel Başkan Yardımcılığı'na seçildi. 11 Temmuz 1978'de Ankara'da Hacettepe Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Bedrettin Cömert'in öldürülmesi olayının faili olarak Ankara 5.Sulh Ceza Mahkemesi'nce hakkında gıyabi tevkif kararı verildi. 23 Ağustos 1978'de Sakarya ilinde yakalandı ve gözaltına alındı.

Abdullah Çatlı'nın, 9 Ekim 1978'de de Ankara ili Bahçelievler semtindeki 7 TiP'linin öldürülmesi olayının planlayıcısı ve baş sorumlusu olduğu iddialarına ilişkin tutuklama kararı olayın üzerinden 4 yıl, 4 ay geçmesinden sonra gerçekleştirilebildi.

Çatlı, 12 Eylül Darbesi'ni izleyen aylarda yurt dışına çıktı. Bulgaristan ve Viyana'da bir süre kaldı. 22 Şubat 1982'de, isviçre'de Mehmet Özbay adına düzenlenmiş pasaport ile yakalandı, ancak serbest bırakıldı. 22 Ekim 1983'de Paris'te MiT ile ilişkiye geçtiği ve ASALA'ya karşı 5 eylemde kullanıldığı MiT resmi belgelerinde yer aldı.[kaynak belirtilmeli] istihbaratçı Korkut Eken de Abdullah Çatlı'nın 1980'li yılların başlarında MiT ile ilişkisi olduğu ifade etmiştir.[8] 22 Ekim 1984'de Paris'te yakalandığında üzerinde Hasan Kurtoğlu adına düzenlenmiş bir pasaport vardı. Çatlı, Fransa'da 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 16 Eylül 1985'de Papa Suikasti davasında tanık olarak konuştu. Oral Çelik'in suikast ile ilgisi olmadığını, Mehmet Ali Ağca'nın Bulgar ajanı olabileceğini iddia etti. Çatlı, kısa bir süre sonra Fransa tarafından 7 yıl ceza aldığı isviçre'ye iade edildi. 21 Mart 1990'da Bostadel Cezaevi'nden kaçtı.

1993'de Türkiye'ye gelen ve taşıdığı Şahin Ekli adına düzenlenmiş pasaport ile gözaltına alınan Çatlı, aynı tarihte serbest bırakıldı. Çatlı'nın 26 Nisan 1996'da Ömer Lütfü Topal ile aynı uçakta Kıbrıs'a gittiği ve aynı otelde kaldıktan sonra 1 Mayıs 1996'da geri döndüğü de kayıtlardan ortaya çıktı.

Ölümü
3 Kasım 1996'da Balıkesir'in Susurluk ilçesi yakınlarında tarihe Susurluk kazası olarak geçen trafik kazasında öldü. Kaza sırasında Çatlı'nın yanında, arka sol tarafta oturan Gonca Us ve arabayı kullanan istanbul eski emniyet müdür yardımcısı Hüseyin Kocadağ da ölmüştür. Aracın içindeki dört kişiden yalnızca dönemin DYP milletvekili Sedat Edip Bucak kurtulabilmiştir.

Nevşehir'de yapılan cenaze töreninde, Türk bayrağına sarılı tabutu Nevşehir Kaldırım Mezarlığına defnedildi.

Ölümü hakkında komplo teorileri mevcuttur. Kaza yapan aracın fren sisteminin bozulması ve kazadan sonra boynu kırılarak öldürüldüğünü bunların başında gelmektedir.

türklerin 10 büyük savaşı

Talas Savaşı

Emevi halifesi döneminde Maveraünnehir'e ulaşan Arap ordusu, burada Türk ordusu ile karşılaşmış ve ağır kayıp vermişti. Türklerin Emeviler döneminde islamı tanıyamamasının en önemli sebebi, şüphesiz ki Emevi ordusunun zihniyetidir.

Emevi halifesinin yerine geçen Abbasiler, Emevi soyunun izlediği ayrımcı politikayı bırakmış ve daha ılımlı bir siyaset izlemeye başlamıştı. Orta Asya'da Çin ile rekabet içerisine giren Arap orduları, 751 yılında şimdiki Kırgızistan topraklarında Çin ordusu ile karşı karşıya gelecekti. Geçmişten beri Çinliler ile husumeti olan Karluk Türkleri, savaş sırasında Arap ordusunun tarafına geçecek ve Arapların savaşı kazanmasında önemli rol oynayacaktı. Savaşın ardından ise islamı daha yakından tanıyan ve çeşitli din adamlarının ılımlı politikalarından etkilenen Türkler, islamı topluca kabul etmeye başlamışlardı. Avrupa orduları karşısında yıllar geçtikçe yıpranan islam orduları için Türklerin askeri potansiyeli, onları adeta yeniden ateşleyecekti. Avrupa'nın kalbine islam sancaklarını dikecek olan Türk milleti için Talas savaşı, etkileri bakımından büyük önem taşımakta...

Malazgirt Savaşı

Malazgirt Savaşı, uzun yıllardır Anadolu'ya keşif akınları düzenleyen Türklerin kalıcı olarak Anadolu'ya giriş yaptıkları savaştı. Toplam 200 bine yakın askerin katıldığı Malazgirt Savaşı, Türk komutan Alparslan'ın askeri dehasını gözler önüne sermiş ve Türklere islamın koruyucusu sıfatını kazandırmıştı.

Kösedağ Savaşı

Türk tarihinin en tirajik savaşlarından biridir Kösedağ. Cengiz Han'ın ölümünün ardından oğulları Moğol sancaklarını Anadolu'ya kadar taşımışlar, fakat Anadolu Selçuklu'nun güçlü olduğu zamanlara denk gelmesi sebebi ile Anadolu'nun işgaline başlayamamışlardı.

Selçuklu tahtına 2. Gıyaseddin Keyhüsrev'in geçmesi, Moğollar için de beklenen işgalin yapılabileceğini haberliyordu. Baycu Noyan komutasındaki 30 bin kişilik Moğol ordusu, Sivas'a kadar girerek Selçuklu'ya savaş ilan ettiğini duyurdu. Selçuklunun başındaki deneyimsiz komutanlar, 80 bin kişilik Selçuklu ordusunun Kösedağ'da 30 bin kişilik Moğol ordusu karşısında dağılmasına sebeb olacak, Anadolu Selçuklu'yu da bitireceklerdi.

Ankara Savaşı

iki büyük Türk beyinin karşı karşıya geldiği Ankara Savaşı, Beyazid'in Timur karşısındak mağlubiyeti ile sona ermişti. Anadolu'daki Osmanlı hakimiyeti yaklaşık 10 yıl kadar bozulmuş, Türk birliği gecikmişti. Kişisel kompleksler, iki büyük Türk devletinin de büyük yanlışlar yapmasına sebeb olmuştu. Savaş hakkında daha fazla ayrıntıyı, Ankara Savaşı başlığına tıklayarak bulabilirsiniz.

istanbul'un Fethi

istanbul'un fethi, şüphesiz ki tüm dünyayı etkilemiş bir olaydı. Çağ kapatmakla kalmayıp, bin yıllık Doğu Roma'yı da tarihe gömen bu savaş, yaklaşık 150 bin Türk askerinin katıldığı ve dönemin son teknoloji ateşli silahlarının kullanıldığı bir savaş olmuştu. Savaşın ardından sur savunması tarihe karışmış, Fatih'in döktürdüğü devasa toplar ilerleyen yıllarda da Osmanlı'ya büyük avantaj sağlamıştı.

Çaldıran Savaşı

islam alemindeki rekabetin su yüzüne vurduğu Çaldıran Savaşı, iki Türk devletini karşı karşıya getirmişti; Safevi Türkleri ile Osmanlı. Yavuz ve Şah ismail arasındaki ilginç çekişme, nihayet 1514 yılında savaşa dönüşecekti. Çaldıran Ovasında karşılaşan iki ordudan Osmanlı ordusu, büyük ateş gücü sayesinde zor da olsa zafer kazanıyordu. Bu savaş ile Doğu'da Osmanlı'ya kafa tutabilecek tek devlet kalıyordu; Memlüklüler. Ayrıca bu savaş ile Safevi iktidarına büyük darbe vurulmuş, Şah ismail'in karısı da dahil olmak üzre büyük bir ganimet kazanılmıştı. Daha fazla ayrıntıyı başlığa tıklayarak öğrenebilirsiniz.

Mohaç Meydan Muharebesi

Geliyoruz, Osmanlı'nın en büyük imha savaşına... Avrupa'nın en düzenli ordusu olan Macar ordusu ile en güçlü ordulardan biri olan Osmanlı'nın Mohaç'taki karşılaşması, hâlen bile Avrupa'da kara bir leke olarak hatırlanır. Haftalardır yağan yağmurdan dolayı bataklık hâline gelmiş Mohaç Ovası'nda yapılan savaş, yaklaşık 250 bin askerin katıldığı, yüzlerce topun kullanıldığı devasa bir savaştı. Osmanlı'nın keskin stratejisi sonucunda Macar ordusu, tarihte eşi benzeri bulunmayan bir şekilde sadece 2 saatte dağılmış, Osmanlı'ya Orta Avrupa yolu gözükmüştü. Kanuni, o savaştan sonra Avrupa'da muhteşem sıfatı ile anılacaktı.

2. Viyana Kuşatması

2. Viyana Kuşatması, Türk tarihindeki en üzücü savaşlardan biridir. 200 bin kişilik Osmanlı ordusu, Viyana çevresindeki kaleleri ve köprüleri tutmadığından, arkadan gelen Haçlı ordusu ile iki ateş arasında kalmış ve Osmanlı için gerileme dönemi de başlamıştı. 3 asır sonra Enver Paşa'nın da düşeceği büyük hayallere kapılma tuzağı, bu sefer de Kara Mustafa Paşa'yı bulmuştu.

Çanakkale Savaşı

Birinci Dünya Savaşı'nın ilk yıllarıdır. Çarlık Rusya'sında komünist isyancılar devrim nidaları atarak ayaklanmış ve Çar'ın bulunduğu saraya saldırılar düzenlemeye başlamışlardı. Çarlık Rusya'sı, bu isyandan kurtulmak için ingiltere ve Fransa'dan yardım istemek zorundaydı. Alman donanması ile karşılaşmak istemeyen ittilaf donanması, Çanakkale üzerinden Rusya'ya ulaşma kararını alacaktı. Son 3 asırdır denizlerde yenilgi yüzü görmeyen ingiliz armadası, Çanakkale Boğazı'nda Türk topçusunun inanılmaz gayreti ile geri püskürtülecek, hem karadan hem de denizden yapılan saldırılarda mağlup edilecekti. Kurtuluş Savaşı'na da zemin hazırlayan Çanakkale Savaşı, Türk tarihinin efsanevi savaşlarından biri hâline gelmiştir.

Kurtuluş Savaşı

Örümcek ağı tutmuş Osmanlı bürokrasisinin yerle bir edildiği, geleceğin rejimi olan Cumhuriyet'e geçişin yolunu açan Kurtuluş Savaşı, ittilaf ordularını teker teker mağlup etmiş, Anadolu'da bağımsız bir Türk devletinin kurulmasını sağlamıştı. Yüzbinlerce Türk gencinin katıldığı Kurtuluş Savaşı, tüm dünyada büyük yankı uyandırmıştı. Hatta sömürge devletlerinin himâyesindeki birçok millet, Türklerden ilham alarak ayaklanmalara başlamıştı. Çam, yeni bir kozalak döküyordu; Türkiye Cumhuriyeti...

kocaelinin güzellikleri

Merhaba Arkadaşlar Adıyamandan Kocaeline yeni geldim ineli 1 saat oldu insanın harbiden memleketi gibisi yok :S.

yeni osmanlıcılık

Dostum ilk Önce Atatürkten Sonra Başa Gelenlerin Bu ülke üzerinde Yaptıklarını BU ülkeye getirdikleri Zararları Alıştır Belliki Birşey bilmiyorsun. Yeni osmncılık Zihniyeti onların yaptıklarının Yanında Birşey Olmuyor.Onlarki bir gavurun sözüne bakıp kendi soyumuzu kendi vatanımızdan sürgün etmişsek yazıklar olsun bize Kendi Soyumuzu Kovmuş bir millet olarak Hepimize Yazıklar olsun Ondan sonra Senin gbi Zihniyet fakirleri kusura bakmada Böyle Başlıklar açarlar ama genede helal Olsun. Atatürk sizin Gibi zihniyetli insanlara emanet etti bu ülkeyi dimi Siz ve biz Aramızda ayrım yok ama biz bu ülkenin iyi bir yerlere gelmesi için çabalarken siz böyle şeyleri savaş durumu getirip resmen yurtta iç karışıklık cıkartmaya bakıyorsunuz ülke gelişecekse sizin yüzünüzden de gelişmiyor Yazıklar olsun size Harbiden helal ya .

ırkçılık yapan insan

Öncelikle Merhaba Arkadaşlar Kısaca anlatayım. Şuanda Adıyamanda Okumaktayım Normalde Rizeliyim Bütün Herkez Arkadaşlıktan uzak durmaya çalışıyor Irkcılık yapacagımı düşünüyorlar. Tek tabanca takılıyorum resmen ama cok büyük yanılgı bu Burası Türkiye Çogu insan ırkcılık yapar o lazmış bu kürtmüş bu aleviymiş Gerek Yok bunlara Bu Konuya Değinmek istedim.

insan ayrımı yapma Herşeyin önünde Geliyorsa bunu yapanlara hayvan muamelesi yapılması şart Hepimiz müslümanız Bu vatanın cocuklarıyız Irkçılıga gerek yok Sözlükte küçük kardeşlerime sesleniyorum Aileniz ırkcılık yapıyorsa Ve sizede yaptırıyorsa yapmayın sonuçta ırkcılık yaptıgınız kişilerde insan Herşeyden önce insan kendine bakmalı o lazmış bu çerkezmiş bu kürtmüş düşmanlıga gerek yok ırkcılıga hiç gerek yok hepimiz kardeşiz sonuçta okudugunuz için teşekkürler Saygılarla...

padişahlar ve meslekleri

Çelebi Mehmed

Yay ve kiriş ustasıdır. Bu işin ustası olduğu için kendisine "yay gerdiren" anlamına gelen "kirişçi" lakabıyla da anılmaktadır. Aynı zamanda avcıdır.

Fatih Sultan Mehmed

Bahçıvandır. Gülleri aşılama ve ağaç yetiştirme konusunda ustadır. Aynı zamanda bir kitap koleksiyoncusudur. Haritalar üzerine çalışmalar yapmış ve harita meraklısıdır. Bütün bu özelliklerinin yanında usta bir şairdir.

II. Bayezid

Hat sanatı ustasıdır ve alanda ustalık belgesi vardır. Marangoz olduğu da bilinmektedir ve aynı zamanda şairdir.

Yavuz Sultan Selim

Kuyumcudur. Ayrıca okumaya çok meraklı olduğu bilinmektedir. Aynı zamanda iyi bir silahşördür.

Kanuni Sultan Süleyman

Kuyumcudur. Batı motifleri ile altın işleyecek işinde ustadır. Aynı zamanda kunduracıdır.

III. Murad

Şair ve hattattır.

I. ibrahim

Deniz kaplumbağasının kabuğunu işlemede ustaydı.

III. Mehmed

Kaşık ustasıdır. Yaptığı kaşıkların saplarını inci, mercan yakut gibi taşlarla süslerdi ve süslemecilik sanatı olan hakkaklıkta önemli bir yeri vardır. Aynı zamanda şairdir.

I. Ahmed

Kaşık ve Çerkez kamçısı işlemekte ustadır. Aynı zamanda şairdir.

Genç Osman

Dericilikle ilgilenirdi ve bindiği atların eyerlerini kendisi yapardı.

IV. Murad

Hattat ve şairdir. Ayrıca çok yetenekli bir silahşördür.

IV. Mehmed

Avcılığıyla ünlüdür ve lakabı "Avcı Mehmed"dir. Aynı zamanda şairdir ve bestekardır.

II. Mustafa

Şair ve hat sanatı sahibidir. Ok atmada ustadır ve şairdir.

III. Ahmed

Hattat ve şairdir.

I. Mahmud

Taş işleme ustası ve aynı zamanda şairdir.

III. Selim

Şair, besteci ve silah ustasıdır.

II. Mahmud

Hattat, müzisyen ve kuyumcudur. Sedef işlemeciliği yaptığı bilinmektedir.

Sultan Abdülmecid

Batılı tarzda resim ve besteler yapan bir sanatçıdır. Aynı zamanda şairdir.

Sultan Abdülaziz

Usta bir pehlivandır ve kalaycı olduğuna dair belgeler vardır.

V. Murad

Yetenekli bir piyanist, besteci ve ressamdır.

II. Abdülhamid

Marangozdur. Ayrıca kakmacılık ve süsleme sanatıyla da uğraşmıştır.